June 20, 2020

Öğrenme Stilleri Nedir – Öğrenme Stilleri Bir Yöntem mi Yoksa Bir Tercih mi?

Öğrenme Stilleri – Öğrenme Stilleri Bir Yöntem mi Yoksa Bir Tercih mi?Geçen yüzyılın son çeyreğinde, başta ABD olmak üzere, Türkiye dahil, pek çok ülkede çoktan seçmeli standart başarı testleri popülerdi. Bu ölçme araçlarıyla öğrencilerin belirli ders alanlarındaki öğrenme başarı düzeyleri ve bu düzeye etki eden değişkenler belirlenmekteydi. Sonunda bir bütün olarak eğitimin geleceğe yönelik eğilimleri ve ilgili faktörler anlaşılmış oluyordu.

Bu çalışma kitlesel bir çalışmaydı ve eğitime bütüncül bakarak sorunları anlamayı ve buna göre önlemler almayı gerekli kılıyordu.

2000’li yılların ortasından itibaren “öğrenci merkezli eğitim” yaklaşımı, öğrenci başarısını yalın testlerle ve kitlesel olarak değil, bir birey olarak öğrenci ekseninde, özellikle sınıfta değerlendirmek gerektiği öne çıktı.

Bu şu anlama geliyordu: Eğitimin en önemli girdisi olan öğrencinin ihtiyaçlarının anlaşılması diğer tüm girdilerin önündedir. Öğrenciyi anlamanın en önemli yolu ise onu tanımaktır.

Öğrenci nasıl öğrenmektedir? Hangi yöntemleri kullanma eğilimindedir? Beynini etkin kullanıyor mu? Öğretmenler bu ihtiyaçlara göre derslerini organize edebiliyorlar mı? Öğretmenler ders işleme ve öğretme yöntemlerini öğrencinin düzeyine göre uyarlayabiliyorlar mı?

Öğrenme stilleri bu sorulara aranılan cevaplardan ortaya çıkmıştır. “Öğrenme stilleri” terimi onlarca yıldır var olmakla birlikte, en popüler olduğu dönem yüzyılın başlarındaydı ve hemen her eğitim seviyesinde kullanıldı.

Ancak hedefimiz araştırmaya dayalı eğitim vererek eğitimi gerçekten iyileştirmekse, kullandığımız yöntemlerin arkasındaki araştırma bulgularına bakmalıyız.

Öğrenme Stilleri Nedir?

Bir öğrenme stili, bir öğrencinin öğrenme bağlamında uyaranlara yanıt vermenin ve kullanmanın tutarlı bir yoludur.

Keefe (1979) öğrenme stillerini “bir öğrenenin öğrenme ortamını nasıl algıladığı, etkileşimde bulunduğu ve bu çevreye tepki gösterdiği konusunda nispeten istikrarlı göstergeler olarak hizmet eden karakteristik bilişsel, duyuşsal ve fizyolojik faktörlerin bileşimi” olarak tanımlamaktadır.

Stewart ve Felicetti (1992) öğrenme stillerini “bir öğrencinin öğrenmesi en muhtemel eğitim koşulları” olarak tanımlamaktadır.

Bu nedenle, öğrenme stilleri, öğrencilerin ne öğrendikleriyle değil, nasıl öğrenmeyi tercih ettikleri ile ilgilidir.

Öğrenme Stilleri Bir “Stil” mi, Yoksa Bir “Tercih” mi?

Dünya Hafıza Şampiyonu Melik Duyar’a göre, öğrenme stilleri kavramı beynin iki yarım küresi fonksiyonlarının 1981 yılında bulunmasından çok daha önce eksik bilgilerle ortaya atılmıştır. Tüm öğrenmeler öğrenmenin merkezi olan beyin temellidir ve beynin iki lobu fonksiyonlarıyla ilişkilidir. Görsellik, işitsellik ve kinestetiklik gibi fonksiyonlar beynin öğrenmede kullandığı fonksiyonlardan sadece birkaçından oluşmaktadır. Öğrenme stili denilen kavram aslında beynin bu iki lobunun etkisiyle görünür hale gelmektedir. Bu görüşe göre beynin her bir farklı fonksiyonu ayrı bir öğrenme stili olarak da tanımlananilmektedir. Bilgiyi, beyni etkin kullanarak çoklu fonksiyonların kullanılmasıyla edindiğimizde bilgi kortekse daha sağlam yazdırılmakta ve o öğrenme kalıcı olmaktadır.

Kısaca,”Öğrenme stili” denilen kavram aslında bilerek-bilmeyerek, farkında olarak-olmayarak, soyut-somut tüm öğrenmeler beynin iki lobunun işlevlerini ifade etmektedir.

Bu çerçevede “stil” dediğimiz kavram aslında beynini bazı fonksiyonlarının öğrenme için “tercih” edilmesidir. Öğrenme stilleri, farklı zihinsel temsil biçimlerini keşfetmemize yardımcı olur. Ama bu stiller de yine beynin iki lobunun özellikleri dışında değildir.

Bir Sınıfı Görsel, İşitsel ve Kinestetik Olarak Tanımlayamayız

Bir sınıfı görsel, işitsel veya kinestetik öğrenenler olarak kategorize edemeyiz. Bu neye benzer; çeşitli ölçme araçlarının yapmaya çalıştığı , bir kişiyi süreklilik üzerinde sadece boy veya kilo olarak ölçmeye benzer. Başka bir deyişle, tercihimiz ne olursa olsun, hemen hemen her tarzda öğrenebilmekteyiz.

Beynin birçok fonksiyonunu öğrenme amaçlı kullanabiliriz. Örneğin öğrenilen bilgiler arasında düşüncel mantıksal ilişkiler kurmak da beynin öğrenme fonksiyonlarından birsidir. Peki beyinde düşüncel mantıksal ilişkiler kurmak görsel mi, işitsel mi, yoksa kinestetik midir? Görsel fonksiyonlar sağ yarım kürenin fonksiyonu iken, işitsel fonksiyonlar sol yarım kürenin ve kinestetik fonksiyonlar da beynin motor becerilerle bağlantılı fonksiyonlardır. Mantıksal ilişkiler de diğerlerleri gibi beynin sol yarım küresi özelinde öğrenmeyi etkileyen bir fonksiyonudur.

Literatür temelde öğrenme stilleri kavramının geniş bir şekilde kabul edildiğini ve öğrenme stillerini kanıtlayan bir çalışma olduğunu göstermektedir (Thompson-Schill, Kraemer, Rosenberg, 2009). Ancak öğrenme stillerinin en iyi nasıl ölçüleceği konusunda dahi anlaşmazlıklar vardır. (Coffield, Moseley, Hall, Ecclestone, 2004) .

Çoğu araştırmacı, çeşitli öğrenme stilleri ve tercihlerimiz olduğu konusunda hemfikir gibi görülmektedir, ancak araştırmalar, öğretmenlerin bir dersi tasarlarken öğrenme stillerini dikkate alma eğiliminde olmadıklarını belirlemiştir. Öğretmenler için bireysel tercihleri ​​eşleştirmek yerine, ders sunumunu doğru öğrenme yöntemleri, stratejileri ve bağlamı sağlamak gibi konunun doğasıyla eşleştirmek çok daha önemlidir; (Coffield ve diğerleri, 2004).

Örneğin, büyük bir meta-çalışmada, Marzano (1998), konunun grafik ve dokunsal temsillerinin, öğrenicilerin modaliteleriyle (öğrenme tercihi veya tarzı) eşleştirme girişimlerine bakılmaksızın öğrenme sonuçları üzerinde gözle görülür etkileri olduğunu bulmuştur.

Görsel Sunum Her Zaman Kraldır

Başka çalışmalar, görsel kullanım için yüksek veya düşük öğrenme stili tercihinden bağımsız olarak, resimlerin kullanımı yoluyla görsel sunumun tüm öğrenciler ve yetişkinler için avantajlı olduğunu bulmuştur. Ayrıca, sözlü işlem için güçlü tercihi olanlar için de bu özelliğin avantajlı olduğu bulunmuştur (Constantinidou, Baker, 2002).

Ancak bu bulgular, öğrenme stillerinin önemsiz olduğu anlamına gelmez. Coffield’in yazdığı gibi (2004):

“Öğrenme stiline göre bir dersi organize etmek bir sınıf için grupsal olarak değil de bireysel, öğrenci bazında olmalıdır.”

O halde öğrenme stillerine göre ders işlemek isteyen bir öğretmen bunu sınıfı için değil, koçluğunu yaptığı öğrencide kullanması daha doğrudur.

Yani, bir grubu analiz ettiğinizde, bulgular genellikle öğrenme stillerinin göreceli önemsiz olduğunu gösterir, ancak bir kişiyi analiz ettiğinizde öğrenme stili genellikle öğrenmenin ya da öğrenememenin temel bir bileşeni olarak ayrılır.

Bu nedenle, öğretmenler veya eğitmenler gibi başkalarının öğrenmesine yardımcı olmaktan gerçekten sorumlu olanlar genellikle bu stilleri görür ve onlar için ayarlayabilirler.

Belki de David Merrill (2000) öğrenme stillerini kullanmak için en iyi felsefeye sahiptir; öğretim stratejileri öncelikle öğretilecek içerik türüne veya dersin/konunun hedeflerine (yani strateji – içerik etkileşimleri) uygun olarak belirlenmelidir. Öğrencilerin öğrenme stilleri ve tercihleri ​​daha sonra bu temel öğrenme stratejilerine ince ayar yapmak için kullanılır.

Merrill, çoğu öğrencinin öğrenme stillerinden habersiz olduğunu ve kendi stillerine bırakıldığı takdirde, yeni yollarla kendi öğrenme stillerini uyguladıklarını belirtti. Bu nedenle, öğrenme stilleri bilgisi, sadece öğrencilerin güçlü ve zayıf yanları hakkında öz farkındalığı arttırmak için kullanılabilir.

Başka bir deyişle, metabiliş için talep edilen tüm avantajlar (kişinin kendi düşünce ve öğrenme süreçlerinin farkında olarak), öğrencileri kendi öğrenmeleri ve başkalarının öğrenmeleri hakkında bilgi sahibi olmaya teşvik ederek elde edilebilir (Coffield ve diğerleri, 2004).

Öğrenme stilleri konusunda ortak bir anlayış yoktur. Ama kesinlikle hepimizin ortak veya farklı öğrenme stilleri vardır. Mesela, duyularımız bir konserde harekete geçerken; kalın gözlüklü biri olarak da duyularım harekete geçiyor” – Stephen Downes

Bu noktada, öğrenme stilleri gerçekten stiller değil, daha çok öğrenme stilimizi kullanarak en iyi öğrenmememiz için birer tercihleridir. Ayrıca beyninin sağ ve sol lobfonksiyonlarının bulunmasıyla bu tercihlerin daha fazla da olabileceği ortaya çıkmıştır.

Birçok farklı öğrenme stili paradigması vardır, ancak öğrenme ortamlarında en yaygın olarak kullanılanlar duyusal öğrenmeyi de içeren Yeni Zelandalı öğretmen Fleming’in VAK modelidir.

VARK Öğrenme Stilleri Nedir?

VAK Öğrenme Stilleri Modeli, 1920’lerde psikologlar tarafından insanların öğrendikleri en yaygın yolları sınıflandırmak için geliştirilmiştir.

Bu modele göre, çoğumuz üç stilden baskın olan birini kullanmayı tercih ediyoruz:

Görsel, işitsel veya kinestetik (Pratikte, genellikle bu üç stili birleştirip eşleştiriyoruz.).

  • V – Görsel (Visual): Görsel olarak baskın bir öğrenci, bir bilgi resimler, diyagramlar ve çizelgelerle sunulduğunda, o bilgileri daha iyi öğrenir ve hafızasında tutar.
  • A – İşitsel (Auditory): İşitsel-baskın bir öğrenci sunulanları dinlemeyi tercih eder. Bir konuşma veya grup tartışması gibi seslere en iyi yanıtı verir. Bir öğretmenin veya eğitmenin sesini duymak da ona yardımcı olur.
  • K – Kinestetik (kinesthetic): Kinestetik baskın bir öğrenci, fiziksel bir deneyimi tercih eder. “Uygulamalı” bir yaklaşımı sever ve bir nesneye veya öğrenme desteğine dokunma veya hissetme becerisine iyi yanıt verir.

Yeni Zelandalı öğretmen Neil D. Fleming tarafından geliştirilen kısaltmadaki bir varyasyon olan VAK’a okuma / yazma da eklenmiştir.

  • Okuma / Yazma: Okuma veya yazma baskın bir öğrenci, kelimelerin tekrarı ve yazmayı kullanır. Açıkçası, görsel ve işitsel stillerle örtüşme var, çünkü kelimeler ve yazı hem olabilir, ancak genellikle bu şekilde öğrenmeyi tercih eden bir kişi notları alarak aklındaki en iyi şeyleri hatırlar veya organize eder.
Okuma/yazma için en önemli öğrenme aracı Beyin Haritalarıdır. Hem görsel, hem yazma ve hem okuma gibi üç bileşeni birlikte tuttuğu için karmaşık konuları bile hızlı bir şekilde zihinsel çözümlemeye tabi tutabiliriz.

VAK modelinin sadeliği ve sezgisel kullanışlılığı, öğretmenler sayesinde kalıcı popülerliğe sahip oldu. Bu nedenle, eğitim veya sunum yapmanız gerektiğinde, tercih ettikleri öğrenme stilleri ne olursa olsun, ekip üyelerinizle etkileşime girecek yardımcılar ve yöntemler karışımını eklediğinizden emin olun.

Bir öğretmenseniz ve sınıfınızdaki öğrencilerin öğrenme stillerini biliyorsanız dersinizi her üç stili de içine alacak şekilde formüle edin. Öğrencilere sorduğunuz sorunun cevabının o öğrencinin öğrenme stiliyle cevaplayacağını kestirmeniz önemlidir. Sizin ne beklediğiniz değil, öğrencinin kendi öğrenme stiline göre ne yanıt vereceği önemlidir.

Sadece öğrencilerin değil, yetişkin insanların da farklı öğrenme stillerine hitap etmek için kullanabileceğiniz bazı stratejiler şunlardır:

Görsellere; Gösterin! Diyagramlarla, grafiklerle ve resimlerle göstererek etkileşim kurun.
İşitsellere; anahtar kelimeleri vurgulayarak, hikayeler ve fıkralar anlatarak işitsel öğrenenlerle etkileşim kurun.
Kinestetiklere; fiziksel aktiviteler ve “uygulamalı” görevler dahil ederek kinestetik öğrenenlerin katılımını sağlayın.

Özet

Öğrenme Stilleri Nedir – Öğrenme Stilleri Bir Yöntem mi Yoksa Bir Tercih midir? Bu tartışmalara bakmayın; aslında tüm kuramlar ondaki doğru bir noktayı elinde tutanlar tarafından idealize ediliyorlar. Aslına baktığımızda beynin fonksiyonları olarak sağ ve sol beynin etkileşimiyle ortaya çıkarılabilecek daha fazla stiller vardır. Ancak bunlar ne bir stratejidir, ne de bir stildir. Dünya Hafıza Şampiyonu Melik Duyar‘ın dediği gibi bunlar beynin sağ ve sol yarım küresinin birçok fonksiyonundan “tercih” edilen sadece bir alt bölümüdür. Esas kalıcı öğrenme beynin sağ ve sol yarım küresi fonksiyonlarının çok daha fazlasının kapsanmasıyla mümkündür.

Kaynaklar

  • Coffield, F., Moseley, D., Hall, E., Ecclestone, K. (2004). Learning Styles and Pedagogy in Post-16 Learning: A systematic and critical review. www.LSRC.ac.uk: Learning and Skills Research Centre. Retrieved from: http://www.lsda.org.uk/files/PDF/1543.pdf
  • Constantinidou, F., Baker, S. (2002). Stimulus modality and verbal learning performance in normal aging. Brain and Language, 82(3), 296-311.
  • Keefe, J.W. (1979) Learning style: An overview. NASSP’s Student learning styles: Diagnosing and proscribing programs (pp. 1-17). Reston, VA. National Association of Secondary School Principles.
  • Marzano, R.J. (1998). A theory-based meta-analysis of research on instruction. Mid-continent Regional Educational Laboratory, Aurora, CO.
  • Merrill, D. (2000). Instructional Strategies and Learning Styles: Which takes Precedence? Trends and Issues in Instructional Technology, R. Reiser and J. Dempsey (Eds.). Prentice Hall.
  • Hayman-Abello S.E., Warriner E.M. (2002). Child clinical/pediatric neuropsychology: some recent advances. Annual Review of Psychology, 53, 309–339.
  • Stewart, K.L., Felicetti, L.A. (1992). Learning styles of marketing majors. Educational Research Quarterly, 15(2), 15-23.
  • Thompson-Schill, S., Kraemer, D., Rosenberg, L. (2009). Visual Learners Convert Words To Pictures In The Brain And Vice Versa, Says Psychology Study. University of Pennsylvania. News article retrieved from http://www.upenn.edu/pennnews/news/visual-learners-convert-words-pictures-brain-and-vice-versa-says-penn-psychology-study